Yurt dışında yaşam ve sıradışı gezginler röportaj serimizde ihtişamın ve lüksün merkezlerinden birine gidiyoruz. Bu ülkede her şey devasa, her şey wow etkisinde mi olur! Pusulamızı bu sefer Orta Doğu’nun incisi Dubai’ye çeviriyoruz. Hem de başarılı bir iş kadını ve gezgin Belin’den dinleyeceğiz bu sefer Dubai’deki yaşamı. Belin yoğun tempo devam eden iş hayatından ve araya giren seyahatlerinden zaman yaratarak benimle bu güzel röportajı gerçekleştirdi. Bu yüzden kendisine ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Umarım sizler de röportajımızı keyifle okursunuz.
(Röportaj serisinin ilki Çekya’da yaşam, ikincisi Almanya’da yaşam üçüncüsü Romanya’da yaşam dördüncüsü Çin’de yaşamı ve beşincisi Kazakistan’da yaşamı ve yedincisi İsveç’te yaşamı okumak için de linklere tıklayabilirsiniz.)
Öncelikle röportaj için çok teşekkürler sevgili Belin. Kısaca kendinden bahseder misin?
İstanbulluyum. Kendimi bildim bileli (hayatımın yarısından fazlasında) iletişim alanında görev yaptım. Bana hem yeni insanları tanıma olanağı, hem de yeni yerler görme ve yaratıcılığımı genişletme imkanı verdi.
Peki senin ne zaman başladı yurt dışı serüvenin?
Yurt dışı serüvenim aslında master için İngiltere’ye gitmem ile başladı, sudan çıkmış balığa döndüm ama bir yandan da keşfetmek ve kendi ayaklarım üzerinde durabilme hazzı çok hoşuma gitti. Eğitimim sonrası Türkiye’ye döndüm ve 3-4 yıl sonra (2004) uluslararası bir şirkette çalışmaya başladım. Kanatlarımı o zaman taktım diyebilirim. Ve resmen bu seyahatleri kendime çektim. Benimle aynı departmanda çalışan arkadaşım yılda 1-2 kere seyahate giderken ben neredeyse iş için her ay ayrı bir yere gitmeye başladım.

Bu kadar yoğun seyahat ederken, nasıl gelişti Dubai’ye taşınmak peki? Zor bir karar mıydı sence?
Başka bir ülkeye taşınmak zor bir karar kesinlikle. Diğer yandan benim için Dubai’ye taşınmak başka bir semte taşınmak kadar kolay oldu. Zaten hemen hemen her ay Dubai’ye gidiyordum, o yüzden hem ofisi hem de
yaşanabilecek yerleri, yapılabilecek aktiviteleri bilerek geldim. Hangi apartmanda oturacağımı bile biliyordum ilk geldiğimde. Bu kadar kolay adapte olmamda birçok yakın arkadaşımın Dubai’de yaşaması etkili oldu tabii.


Dubai’de tahmin ediyorum kiralar çok yüksek. Ev bulurken zorlandın mı?
Kiralar hele Türkiye ile kıyaslanınca cidden çok yüksek. Ancak ev bulurken hiç zorlanmadım, zaten sürekli geldiğim için yaşamak istediğim 3-4 apartmanı belirlemiştim kafamda, keza ziyaret ettiğim ikinci evi tuttum. Bu arada ev tutarken güvenilir bir emlakçı bulmak Dubai’de önemli.

Dubai’de 1 gecelik stop over (yani uçak aktarmaları arasında ülkeye 24 saatlik giriş) maceramız var. Transit vize için Türk vatandaşlarından 100 Dolar istiyorlar. (Oysa yanımızdaki Alman vatandaşları elini kolunu sallayarak girdi. Çok adaletsizdi!) Bu 24 saatte görebildiğimiz pek şey olduğunu söyleyemem ama ilk izlenim yaşam gayet lüks ve pahalı gibi. Sen orada yaşayan biri olarak da bunu söyleyebilir misin?
Yasam çoookk pahalı, ilk başlarda Türkiye ile kıyaslamaktan nerdeyse yemek yiyemez oluyor insan. Türkiye’de 15 TL’ye alabileceğin KFC menüyü burada 50 DhS’ye alınca insanın içine oturuyor. Ya da ev interneti için aylık 400 DhS verince kızıyor insan. Ancak zamanla alışıyorsun, ev alışverişi dışında zaten çok fazla alışveriş de yapmıyorum.



Arap ülkeleriyle ilgili belli klişeler var. Kadın olmak ve iş yaşamında yer almak Arap kadınları için çok kolay değil. Senin Dubai’de kadın olarak zorlandığın konular oluyor mu?
Dubai’ yi iş ortamı açısından Arap ülkeleri ile kıyaslamamak gerek. Lokallerin dışında dünyanın birçok ülkesinden insanın birleştiği bir ülke. Mesela sadece bizim ofiste 46 farklı ülkeden kişi çalışıyor. O yüzden çok büyük zorluk çekmiyorum. Tabii ki kadınların ikinci sınıf görüldüğü kültürlerden gelen kişiler de var, sıkıntı yaşandığını duydum ama benim tecrübem hep olumlu yönde oldu.
Havaalanına iner inmez benim gözüme çarpan ilk şey pasaport kontrolündeki memurların burnunun büyüklüğü yani resmen biz turistlerden belli bir hürmet beklemeleriydi. Senin gözlemlediğin ve tuhaf bulduğun şeyler neler?
Devlet ile ilgili noktalarda sadece lokaller çalışıyor ve evet hürmet bekliyorlar, seni umursamıyorlar bile. Bu konuda dikkatli olmakta fayda var.
İlginç gelen konulardan bahsetmek gerekirse; Dubai’de finansal rahatlık olduğu için her şey insanların hayatını kolaylaştırmak üzere ve normal kabul ediliyor. Birçok süpermarket 24 saat açık ve eve teslimat yapıyor.
Hemen hemen her yerin – restorandan tut, gyme, güzellik salonuna kadar- herkesin app’i var ve tıkır tıkır işliyor.
Beni en şaşırtan konulardan biri, o kadar güvenli ki çoğu insan evinin kapısını açık bırakıyor, kilitlemiyor.
Şehirde hemen hemen her gece bir ladies night var ve bayanlar 2-3 içki bedava içebiliyor. Diğer yandan içki sadece otellerde mevcut, otel dışında bir yerden satın almak istersen gayrimüslim olman ve bunu belgeleyen bir sertifikan olması lazım. Bu yoksa evinde içkinin olması bile yasak aslında (ama esnekler bu konuda.) İçkili araba kullanımı konusunda ise 0 tolerans var, içkili araba kullanırken yakalanırsan direk sınır dışı ediliyorsun.
“No affection in public policy” var mesela yani el ele tutuşmak serbest ama toplum içinde öpüşmek ya da yakınlaşmak yasak. Çok meşhur bir bara gidebilirsin ve erkek arkadaşın seni öperse gözünüze lazer ışık tutulabilir!
Bazı alışveriş merkezlerinde dress code mevcut, atlet ya da kısacık şort giydiğinizde uyarı alabiliyorsunuz.


İngilizce günlük hayatta yeterince yer alıyor mu?Arapça bilinmesi BAE’de yaşamak için gerekli mi?
Arapça’ya hiç gerek yok. Çok kozmopolit bir yer olduğu için İngilizce yeterli. Ancak bazı kültürlerle İngilizce bile olsa anlaşmak zor olabiliyor, o zaman en basit şekilde konuşmanız gerekiyor.

Ortadoğu damak tadı bizim damak tadımıza benziyor diye düşünüyorum. Dubai’de yemek konusunda tecrübelerin neler?
Dubai’de her türlü damak tadına hitap eden restoran bulmak mümkun. Tabii ağırlık Ortadoğu – Lübnan mutfağı. Ayrıca özellikle son 2 yılda Türk yemeklerine olan ilgi ve doğal olarak da Türk restoranlarının sayısı da giderek artmaya başladı.
Takip ettiğim kadarıyla Dubai’de epey kutlamalı, bol iş yemekli bir hayatın var. Sanırım senden daha iyi bizlere mekan tavsiyesi verecek kişiyi tanımıyorum 🙂
Sabah kahvaltısı için Hamptons Cafe -Jumeirah Island: Göl manzaralı ve yeşillikler içinde
Milyon otel içinde favorim One and Only – Palace. Orada Beach Grill öğlen yemeği için ya da gün batımı için aynı otelde Jetty Lounge. Romantik bir aksam yemeği için oradan tekne ile The Palm’daki One and Only oteline geçip 1-0-1 lounge da yemek yenilebilir.
Plaj olarak Kite Beach / La Mer
Akşam yemeği için favorilerim:
Zuma- DIFC’de sushi
Roberto’s- DIFC’de Italyan Restaurant ve Bellini
Ramusake – JBR’da sushi ve terası
Maine – JBR’da truffle pizzası
Jumeirah Al Naseem Otelinde Il Burro ve Flamingo Room diğer sevdiğim restoranlar
Medinat Jumeirah’ta Pad Thai, hem geleneksel tekne ile gidildiği için hem de iyi bir Thai restoranı olduğu için tercih edilebilir.
Son olarak burada 5 çayı çok popüler, Mina Salam oteli, Five Hotel ve Burj Al Arab baya iyi.
Sanat galerisi için Al Quoz bölgesi ya da DIFC, Design District’de giderek yükselişte. Sanatsal sinema severseniz Cinema Akil.
Ayrıca golf ve yelken için de Dubai birçok fırsat sunuyor.

Türkiye’den alıştığın lezzetlere Dubai’de kolayca ulaşabiliyor musun?
Birçok Türk markası süpermarkette yer alıyor. (Peynirinden tuvalet kağıdına kadar.) Bir de Türkiye’den ürün getiren marketler var, simit sarayımız var…Yiyeceğe hasret pek yok yani anlayacağın 😉
Sağlık hizmetleri konusunda herhangi bir zorluk yaşadın mı?
Zorluk hiç yaşamadım, ilk başta bir güvensizlik oluyor ancak sonradan geçiyor. Ben yine de ciddi bir karar alacaksam Türkiye’deki doktorlardan da ikinci bir görüş almayı tercih ediyorum.
BAE’lerle yani lokallerle anlaşmak kolay mı?
Hiç tanıdığım yok, biraz sınıf farkı olduğunu ve bizle pek muhatap olmadıklarını söyleyebilirim.

En çok merak edilen konu aslında Birleşik Arap Emirliklerinde lokallerin nasıl yaşadığı. Hep onlarla ilgili anlatılan hikayeler var. Ultra lüks yaşam, saray tadında evler 🙂 Gözlemlerin ya da duyumlarından yola çıkarak söylemek istediklerin var mı?
Gittikleri belirli alışveriş merkezleri ve restoranlar var. Çok lüks yaşadıklarını ve kadınların çok bakımlı olduklarını söyleyebilirim.
İlginç gelen bir başka şey de çok geç yemek yemeleri ve tatlıya aşırı düşkün olmaları. Mesela burada Kaftan ve Mado var, ikisi de Türk ve sürekli lokallerle dolu.
Birleşik Arap Emirliklerinde gezme fırsatın oldu mu? Turistik açıdan mutlaka görülmeli dediğin yerler var mı?
Birkaç emirlige gittim – Abu Dhabi / Ras Al Khaimah ve Fujeirah gibi.
Her birinin ayrı özellikleri var. Eğer hız – araba
meraklısı iseniz mutlaka Ferrari World’e gidin Abu Dhabi’de, ya da dalış meraklısı iseniz Fujeirah’a.



Dubai’de kutlanan ilginç bayramlar ya da festivaller var mı? O kadar çok millet birlikte yaşayınca ortaya karışık ilginç şeyler vardır belki.
Çok farklı kültürleri içinde barındırdığı için öncelikle Hint Bayramları çok göze çarpıyor.

İstanbul’da yapmaktan keyif aldığın hobilerini Dubai’de de yapabilme şansın var mı?
Çok daha fazlasını yapabiliyorum. Dubai evet lüks ve pahalı bir şehir ama diğer yandan istersen basit bir hayat yaşayabiliyorsun. Arabam yok, havalar güzel olduğunda her yere yürüyorum. İş çıkışında ya da hafta sonu sabah erkenden kalkıp, 5 dakika yürüyerek denize gidebiliyorum. Ya da gene evimin etrafındaki yürüme yolunda sporumu yapabiliyorum.
Bunun dışında özlemini çektiğim en büyük konu kültürel faaliyetler. Sinema dışında maalesef çok fazla tiyatro,opera, sergi mevcut değil. Bir de çok sık seyahat edince zaten kısıtlı gelen bu aktiviteleri kaçırıyorum genelde.

Yani kadınlar istediği yerde denize girme konusunda özgür değil mi?
İstediğim yerde, istediğim şekilde denize girebiliyorum. Kadın / erkek ayrımını metro ve devlet dairelerinde görüyorsun sadece.
Dubai’de birkaç gün için çok klasik turistik birşeyler yapalım dersem bana nasıl bir program çıkartırsın?
Ilk gün: JBR plajı ve Eggspectations’da kahvaltı arkasından marinada kısa bir yürüyüş ve Marina Mall‘u kısa bir tur atabiliriz. Sonra arı bot turunu deneriz. Dubai Mall, ışıklı su gösterisi, Burj Khalifa ve Souk Al Bahar‘ı (çarşı) dolaşarak günü bitirebiliriz.
İkinci gün: Çöl safariyle başlanabilir. Yarım gün sürüyor. Şehre döndükten sonra Deira eski şehir bölümünü dolaşıp, geceyi yemekle beraber Barasti (open air pub) açık hava pub’ında tamamlayabiliriz.
Üçüncü gün biraz daha lüks Dubai’yi deneyimleyebiliriz. Atlantis Otel AquaPark ya da aynı otelde Nassimi Beach’te rahatlama, 5 çayına Burj Al Arab’a gidip, akşam yemeğine DIFC’de ZUMA ya da ROBERTO’s ya gidebiliriz.
Harika bir plan. Dubai’de yaşam ile ilgili harika bilgiler verdin. Röportajın sonunda biraz da senin gezme tutkuna değinelim istiyorum. Nasıl bu kadar gezebiliyorsun?
İş için çok sık seyahat ettiğimden görmek istediğim yerleri önüne ya da arkasına ekleyebilme şansım olursa onu değerlendiriyorum. Diğer taraftan da kişisel tatil imkanlarımı yeni yerler görme amaçlı kullanıyorum. Bu seyahatlerin bir kısmında millerimi (kredi kartı puanlarımı) kullanıyorum. Birçok ülkede evinde kalabilecek kadar samimi arkadaşlarım var, fırsat varsa onlarda kalıyorum. İlla en lüks otelde kalma gibi bir kriterim yok. (Hijyen ve güvenilir olması konaklama için en büyük kriter.)
Peki, kaç ülkeyi görme fırsatın oldu?
Şu ana kadar 54.
Harika! Seçtiğin destinasyonların hepsi birbirinden güzel. Rotanı seçmek için özel bir kriterin var mı?
Öncelikle bir wishlist’im var, eğer iş için gittiğim yer oraya yakınsa önüne ya da sonuna ekleyebilir miyim ona bakıyorum. Daha uzun vaktim varsa gene önceliğim bu listeden bir yer oluyor. Ama arada spontan davranıp hiç planımda olmayan yerlere de gidebiliyorum! 🙂

Bu zamana kadar gördüğün yerlerden en büyülendiğin yer neresi mesela?
Çoooookkk zor bir soru… Toskana’ya tekrar gitmek istiyorum mesela, Japonya ilk seyahatlerimden biriydi, sudan çıkmış gibi hissimi ve nasıl büyülendiğimi halen unutamıyorum…Diğer yandan Kudüs’teki Ağlama Duvarı’ndaki ulvi hissi ya da Ürdün Petra’daki şaşkınlığımı da unutamıyorum.

Bu temponun arasında bir de blog yazıyorsun. Ben yıllar önce ,tesadüfen, denk gelmiş yazılarını keyifle okumuştum. Blog yazma fikri nasıl gelişti?
Her zaman yazmayı sevdim. Gittiğim seyahatlerde de moleskine defterime ufak notlar alıyordum ve oraya giden arkadaşlarım bana sorduğunda paylaşıyordum. Daha kalıcı olması ve herkesin erişebilmesi için blog yazmaya karar verdim. Ancak gittiğim hızda yazamıyorum maalesef 🙂 Halen yazılmayı ya da bloga yüklenmeyi bekleyen birçok farklı destinasyon var.
Benzer durumdayız!:) Ben de çocuklu hayatımla gezdiğim hızda yazılarımı tamamlayamıyorum.
Kapanış sorum her röportajın sonunda mutlaka sorduğum bir soru: Türkiye’de neyi/neleri özlüyorsun?
Ailem – arkadaşlarım ve köklü ilişkiler, dostluklar dışında çok bir özlemim yok. Ben diğer gurbetçilere göre şanslı sayılırım, iş dolayısıyla ayda bir en fazla iki ayda bir İstanbul’a gitme şansım oluyor.
***
Belin her ne kadar kendisine anı olarak kalmasını istediği için yazmaya başladığını söylese de ben onun gözünden gittiği yerlerle ilgili paylaşımlarını severek takip ediyorum. Blogu Dunya kucuk by Belin Alev ‘den ve instagram (Belin Alev) üzerinden seyahatlerini takip edebilirsiniz. Dubai’de yaşam ile ilgili sorularınız olursa da kendisine instagram hesabı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Eğer röportajda değinmediğimiz fakat merak ettiğiniz bir konu varsa sayfanın sonundaki yorumlar bölümünde bizlerle paylaşabilirsiniz.
***
Bu yazıdaki fotoğraflar sevgili Belin’e aittir.
***
Bu röportaj serisinde farklı ülkelerden farklı misafirlerim olacak. Umarım sizlere yurt dışında yaşam konusunda fikir verip, yararlı bilgiler sunabileceğiz.
Yurt dışında yaşıyor ve izlenimlerinizi buradan paylaşmak istiyorsanız, sizinle de yurt dışına taşınmak ve yurt dışında yaşam üzerine bir röportaj yapabilirim. Bana ulaşmak için iletişim bölümüne tıklayabilir ya da yeni yazılarımla ilgili bilgi almak için facebook ya da instagram sayfamı takip edebilirsiniz, sayfalara direkt linkten ulaşabilirsiniz.
Sevgiler!
Sumru