Almanya’da yeni doğum yapmış anneler için doğum sonrası sosyal yaşam

Almanya’da yeni doğum yapmış annelerin bebeğiyle katılacağı etkinlikler

Almanya’da bebekli anneler de sosyal yaşamdan kopmadan hayatlarına devam edebilirler. Bebek bakımı cidden 24 saatlik zorlu bir görev. Bu zamanı küçük aktivitelerle renklendirmek ve bunun devlet tarafından teşvik edilmesi çok mutlu edici. Yaşasın dozunda aktif annelik!

Kızım doğduktan bir kaç ay sonra ikamet ettiğimiz yerdeki belediyeden bir mektup geldi. (Almanya’da hala posta çok aktif. Neredeyse tüm resmi yazışmalar posta ile yapılıyor :)) Sosyal hizmetlerden sosyal pedagog Michaela evimizde bizi ve bebeği ziyaret edecek ve bizlere yardımcı olacakmış. Mektubun içinde onun ziyaret edeceği gün ve saat yazılıydı. Nasıl bir şeyle karşılaşacağımızı bilmeden heyecanla bu ziyareti beklemeye koyulduk.

Michaela’nın bize geldiği gün tesadüfen eşim de evdeydi. Michaela önce kendi çocuklarıyla ilgili deneyimlerinden biraz bahsettikten sonra kızımın bakımı sırasında yaşadığımız zorlukları sordu. Sohbetin devamında Michaela yaşadığımız bölgedeki anne ve bebeklere yönelik hizmetleri oldukça detaylı anlattı. Bütün bu aktivitelerin amacı bebekle keyifli zaman geçirmek, kursun sonunda evde bebekle nasıl vakit geçirileceğine dair fikir edinmek ve duruma göre diğer ebeveynlerle sosyalleşmek. Bu ülkede anneleri düşünen böyle bir uygulamanın olması inanılmaz hoşuma gitti. Ben de yeni anne olanlara fikir vermek ve yurt dışında yaşamayı planlayanlara böyle bir dönemi nasıl geçireceklerine dair bilgi vermek amacıyla bu yazımı kaleme aldım. (Daha önce de yazdığım gibi aşağıda bahsedilenler Almanya’da her kesime hitap eden düşük bütçeli aktivitelerdir. Hatta belediyeler belli bir para değerinde hediye çeki vererek anneleri sosyal yaşama teşvik ediyor.)

Her annenin bilmesi gereken en önemli nokta ise uzmanlara göre bebeğimiz yaşamının ilk yılında, sosyal kelebek gibi oradan oraya savrulmasına gerek yok. Annenin üzerinde yoğun program yani zaman baskısı ve bebek için de aşırı uyarılma (duyusal aşırı yük) aslında onlara faydadan çok zarar verecektir. (Tıp dilinde buna bebeklerde regülasyon (duyu bütünleme) bozukluğu adı verilir.

1. 0 -12 ay anne- bebek buluşması:

Bu haftalık aktivite Almanya’nın her yerleşim yerinde yapılıyor. Benim katıldığım buluşmada ise evimize ziyarete gelen Michaela grubun moderatörlüğünü yapıyordu. Ayrıca Michaela, her ay anneleri ilgilendirecek bir konu hakkında uzman kişiyi çağırarak, sunumlar yaptırdı. (Doğum sonrası pelvik kaslar, ek gıda eğitimi, katı gıdaya geçiş, bebek için osteopati, anne-bebek yogası gibi)

IMG-20170930-WA0014-01-01
Haftalık anne-bebek buluşması (Babytreff)

2. Bebek yüzmesi:

4 aylıktan itibaren (bebek başını tutmaya başladığı aydan itibaren) 9 aylığa kadar bebeklerle yapılan keyifli aktivite.
Bebek anne karnında 9 ay boyunca suyun içinde bulunduğundan, suyun içinde hareket etmek, ona anne karnını hatırlatacak ve bebeği mutlu edecekmiş. Ayrıca vücut hissi, denge konusuna da yardımcı oluyormuş.

Evde uygulamak için: Kızımı ilk aylarından itibaren küvette kontrollü olarak suyla temas etmesini sağladım. (Belli bir bölümü suyun içinde kalacak şekilde) Şu an 14 aylık kızım, suyla oynamayı çok sevdi ve her akşam yatmadan önce küvetin önüne gelip musluğu işaret ederek bana banyo saatini hatırlatmaya başladı. 🙂 Kurs eğitmenleri bebek yüzmesi için 32 ile 34 derece arasında bir su sıcaklığı öneriyor. Bu sıcaklık bebekte aktif bir hareket sağlayacaktır. Daha sıcak su kasları rahatlatır ve hareket uyarılarını azaltır.

3. Bebekle yoga:

Anne ve bebeği, bebeğin ilk 9 ayında bu kursa katılabiliyor. Anneler, doğumdan sonra pelvik kaslarını çalıştırmak için bir dizi hareketi bebekle yapması nedeniyle herhangi bir yoga kursundan biraz farklı. Benim katıldığım kurstaki yoga eğitmeni kursun sonunda bebeklere güzel sesiyle (mandolin eşliğinde) bilinen çocuk şarkılarından söyleyerek uykusu gelen yorgun bebekleri bile gülümsetmeyi başardı.

005-01
Kurstan bir fotoğrafımız olmadığı için Akdeniz sahillerinden bir foto 🙂

Evde uygulamak için: Youtube’da benzer videolar araştırılarak evde bebeğinizle çok rahat uygulayabilirsiniz. Uygulama için bebeğin uykusunu almış olduğu bir saat aralığı seçilmelidir. Youtube’dan bulduğum örnek videoyu buraya ekledim.

Bu arada daha önce yoga yapmış anneler fark ettiniz mi bilmiyorum bebeklerin ilk yılındaki gelişimsel hareketlerin tümü yogada mevcut. Aslında hepimiz yaşamımızın ilk yıllarında başarılı birer yoginiyiz. Tüm kaslarını rahatlıkla kullanabilen esnek bebekleri (yani bizleri) hayat, önce tüm eğitim hayatımızda sonra da ofislerde yerinden kalkmadan saatlerce oturan tembel tenekeye dönüştürüyor…

4. Bebek masajı

6 haftalıktan itibaren 7 aya kadar verilen bu kurs 6 hafta sürüyor.
Masaj, bebekle anne arasındaki bağlanmayı güçlendiriyor ve gelişimine yardımcı oluyormuş. Sevgi dolu dokunuşlarla yapılan düzenli masajın bebeği daha sağlıklı ve mutlu hale getirdiğini gösteren çalışmalar da var. Kursta belli teknikleri öğrenen ebeveyn, eğer bebeği de hoşlandıysa, her gün 15 dakika bu teknikleri evde uygulayabilir.
Masaj için en iyi zaman, bebeğin aç ve uykusunun olmadığı zamandır.

Evde uygulamak isteyenler yine Youtube’dan biraz araştırma yapabilir. Benim bulduğum örnek video ‘ya buradan ulaşabilirsiniz.

5. Kangatraining

Avusturya menşeili bir anne bebek fitness ve dansı. Son yıllarda Almanya ve diğer ülkelerde de popüler olmaya başladı.

Nasıl bir şey olduğunu merak edenler için Youtube’dan kısa bir video buldum. Sevdiğiniz müzik ve bir adet kanguru ile evde de çok rahat uygulayabilirsiniz. Müziğin sesini bebeğe göre ayarlamayı unutmayın! 🙂 (çünkü yüksek ses bebeğin hassas kulakları için hiç uygun değil.)

6. Almanya’da Emzirme grupları / Emzirme cafeleri

Emzirmeyi teşvik amaçlı, hastanelerde haftalık emzirme buluşmaları düzenleniyor. Bu buluşmalarda anneler kendi sorunlarıyla ilgili ebelere danışabiliyor.

Ayrıca büyük şehirlerde annelere özel emzirme cafeleri ya da anne- bebek cafeleri mevcut. Anne emzirirken ya da bir şeyler atıştırırken arkadaşlarıyla görüşüp sohbet edebiliyor. Yurt dışında bebeğiyle gezecek anneler ziyaret edeceği şehir ile ilgili bu araştırmayı yapabilir.

7. Erken müzik eğitimi

Katıldığım tanıtım dersinden öğrendiklerimle yani biraz teoriyle başlayacağım :
Bütün çocuklar doğumdan itibaren müzikal bir potansiyele sahiptir. (Bu potansiyel genetik nedeniyle birbirinden farklı olsa da) Uzmanlar, müzik yeteneklerinin gelişme derecesinin büyük oranda bebeğin yaşamının ilk yıllarında müzikle etkileşimine bağlı olduğunu söylüyor.

Bebekler doğduğunda, küçük ziller gibi yüksek tonlu seslere tepki verirler. Aslında ebeveynler, vurgulayarak ve ritmik olarak daha yüksek bir zeminde konuşarak sezgisel olarak bu duruma adapte oluyorlarmış.

Ayrıca müzik bebeklerin ve çocukların iletişim becerilerini geliştirip, koordinasyon, öğrenme ve sosyal davranış geliştirme üzerinde pozitif bir etkiye sahipmiş. Ritm, müzik, hareket ve dil birbirlerini tamamlayıp işitme, görme, “müzik yapma” (alkışlama, davul çalma,) yoluyla beynin her iki yarısındaki bağlantıları uyarıyormuş.

Bu nedenle Almanya’da müzik öğretmenleri bebeklerin 9. ayından itibaren anne ve bebeğin birlikte katıldığı eğlenceli erken müzik eğitimi kursları veriyorlar. Burada bahsedilen piyano çalmak ya da notalarla şarkılar söylemek değil. Eğitmen enstrüman eşliğinde şarkı söylerken anne ve bebekler şarkıya uygun alkış yaparak ya da ellerindeki çeşitli perküsyon enstrümanlarını (zil, tef, maracas gibi) çalarak müziğe eşlik ediyorlar.

Almanya’da tesadüfen tanıdığım müzik öğretmeni de müzikle büyüyen bebeklerin beyinlerinde konuşma ve matematikle ilgili bağlantıların daha önce geliştiğinden bahsetti. Bebekler ve çocuklar için hazırlanmış profesyonel müzik CD’lerinden alıp evde kızımla birlikte dinlememizi önerdi. İngilizce ve Almanca hazırlanan Musikgarten adlı CD setini evde kızımın ilk aylarından itibaren dinledik. Her ay gelişimiyle birlikte şarkılara verdiği tepkiler de değişti. İlk aylarda kucağımda dans eder gibi hafif sallama hareketleriyle şarkılara ritm tuttum. Hareketlerimi taklit etmeye başladığı aylarda (CD’lerle birlikte verilen kitapçıktan şarkı sözlerini öğrenerek) şarkı sözlerine basit el hareketleri ekledim. Yürümeye başladıktan sonra ise aynı şarkılara basit dans figürleri ekledim. Şarkıları birlikte söyleyeceğimiz günleri şimdiden iple çekiyorum:)

İster kursa katılarak ister evde anne-bebek müzik saati yaparak bebeğinizle keyifli dakikalar geçirebilirsiniz.

8. 1-3 yaş arası anne-çocuk oyun grupları

Almanya’da 3 yaşına kadar ebeveynlik izni devam ettiği için çocuğuna kendi bakmak isteyen yani kreşe göndermek istemeyen anneler genelde ikamet ettikleri yerdeki anne çocuk oyun gruplarına kaydolur. Haftada 2 ya da 3 gün ikişer saatlik bu aktivitede çocuklar kendi yaşıtlarıyla birlikte oyun oynama ve yaşamlarının ilk döneminde yaşıtlarıyla sosyalleşme şansına sahip olur.

9. 1- 4 yaş arası anne çocuk jimnastiği

Çocuklar, dünyalarını emekleme ve koşma yoluyla keşfedince, hareket alanlarını genişleten her şeye özen gösterirler. Bu nedenle, anne-çocuk jimnastiği, bir yaşından itibaren Almanya’da birçok spor kulübünde yer almaktadır.
Bebeklerin kas gelişimi 3 yaşına kadar devam ettiği için Almanya’da 3 yaşın altında herhangi bir spor önerilmiyor. Sosyal medya fotoğraflarında rastladığım 3 yaşın altındaki kız çocuklarını baleye gönderme hevesi bence bir süre tütü giydirmekten ibaret olmalı. 🙂

10. Almanya’da PEKiP kursları  

Kızım 4 ayını doldurduktan sonra katıldığım çok ilginç bir kurstan bahsedeceğim.

Önce hikayesi:

Bebeklere ilişkin araştırmasına dayanarak, Prag’taki psikolog Jaroslav Koch bebeğe yönelik hareket ve oyun uyarıcıları geliştirdi. Buna dayanarak, psikolog Christa Ruppelt ve sosyal bilimci Hans Ruppelt genç ebeveynler için sosyo-eğitim grubu programını tasarladı. 1978’den bu yana bu konuda eğitim verecek uzmanlar PEKiP konseptine göre eğitim alıyor. (Kaynak: Wikipedia)

PEKiP yani Prag ebeveyn-çocuk programına bebeğimiz 4. haftasını tamamladıktan sonra başlayabiliyoruz. PEKiP eğitimi almış bir eğitmen eşliğinde yaklaşık altı ila sekiz anne ve bebek her hafta aynı gün bir buçuk saatlik bir buluşmada toplandık. Bebekleri önceden ısıtılmış bir odada, tüm kıyafetlerini çıkartarak uygun zeminde (bebek halıları ile kaplı) serbest bıraktık. Sonrasında gözlemlemeye başladık.

Eğitmen, gelişim aralığıyla ilgili h er hafta bilgi vererek, ayına uygun olarak hangi uyaranları kullanacağımızı uygulamalı gösterdi. (Bu nedenle kurs odasını her hafta farklı araç gereçleri kullanarak hazırladı.) Tahta kaşık, farklı sıcaklıktaki su torbaları, farklı kumaşlarla kaplı eldiven gibi evde de yapabileceğimiz birçok farklı oyun fikrine sahip olduk. İlginç olan ise çıplak ve serbestçe hareket edebilen bebekler kendilerini ve çevrelerini daha yoğun olarak algılıyormuş. Bebeklerde çıplaklık fikrine kültürel etki nedeniyle alışmak kolay olmadı.

Güzel olan bir diğer konu da diğer ebeveynlerle deneyimler paylaşma şansımız oldu. Kursa katılan annelerle Whatsapp grubu oluşturarak hem önemli bilgilerin paylaşıldığı hem de kurs sonrasında görüşebileceğimiz bir platform oluşturduk.

Son olarak, kurs boyunca bebeğimizin doğal gelişiminde, evde onu nasıl destekleyebileceğimiz ile ilgili bilgi alma şansımız oldu.

PEKiP ile ilgili internetten bulduğum örnek videoyu da buraya ekliyorum:

Kurstan görseller:

Bunun dışında  sosyal hizmetler ile ebevenler desteklenir ve güçlenir:

KoKi

(Bavyera bölgesinde yaşadığım için buradaki sosyal kuruluşla ilgili de bilgi vermek istiyorum)

0-3 yaş arasındaki çocuklu aileler için Bavyera çapında bir destek sistemidir.
KoKi’nin amacı ebeveynleri güçlendirmek ve desteklemek, böylece çocuklarının sağlıklı ve sevgiyle büyümesine katkıda bulunmak. KoKi gönüllülük temeline dayanıyor, gizliliğe tabidir. (Çalıştıkları konulara örnek vermek gerekirse: Bebek sonrası depresyon, çocuk bakımındaki sıkıntılar, aile içi problemler, ev ve maddi sıkıntılar, sağlık problemleri)

Ayrıca Almanya’daki çalışma hayatının uzunluğu nedeniyle bizim kültürümüzdeki gibi büyükanneler torunum olsun da bakayım heyecanı içinde değiller 🙂 Sosyal hizmetlerle işbirliği içinde (Tagesmutter) günlük bakıcı denilen bir hizmet var. Bu kişi ihtiyaç durumunda birkaç saat bebekle ilgilenebilir.

Bebek için ilk yardım kursu:

Sosyal pedagog Michaela’nın getirdiği bilgilendirme kitapçığında bu konu da yer alıyor. Bizim kültürümüzde böyle kurslar çok yaygın olmasa da Alman anneler bu tip konulara çok önem verip gerçekten bebekler için düzenlenen ilk yardım kursuna katılıyorlar.

Kurslar konusunda diğer bir uygulama ise yeni anne babalar için çocuk yetiştirmede önemli kabul edilen değerlerle ilgili farklı yaş grupları (0-3 yaş. 3-6 yaş ve ergenlik gibi) için seminerler bulunmakta.

Almanya’da ağlayan bebek merkezleri:

Türkiye’de böyle bir merkez var mı bilmiyorum ama böyle bir merkezin olduğu duyduğumda bana çok ilginç gelmişti. Bebeğiniz doğduktan sonraki bir kaç ay nedenini bilmediğiniz şekilde ağlıyorsa (özellikle kolikli bebekler) bu merkezlerden yardım alabilirsiniz. Buradaki uzmanlar bu nedensiz ağlamaların altında yatan sorunu bulmanıza yardımcı oluyorlar.

Almanya’da yaşayan çocuklu aileler için devletin verdiği tatil parası:

Belli bir gelirin altındaki aileler çocuklarıyla tatile gidebilmeleri için devlet küçük bir miktar destek sağlıyor. Almanya’daki her eyalet için farklı uygulama mevcut ve bazı eyaletlerde bu katkı yapılmıyor. Detaylı bilgi için bulunduğunuz eyaletin ilgili internet sayfalarına bakabilirsiniz.

Almanya’da ikinci el bebek ve çocuk eşyaları pazarları:

Ev sevdiğim uygulamadan biri de Almanya’nın her semtinde yılda iki defa kurulan ikinci el bebek ve çocuk eşyaları pazarları. Kıyafetten oyuncağa, bebek arabasından oto koltuğuna her şeyin satıldığı bu pazarlara katılım tahminimden çok daha fazla idi. Pazarlar 0-12 yaş grubuna yönelik.

Almanya geneli için internet siteleri de mevcut. Tarihleri takip etmek için şehir ismi girmek yeterli:
kinderbasar-online.de ya dakinderflohmarkt sitelerine göz atabilirsiniz.

IMG-20180107-WA0003-01
Açılış saatinden yarım saat önce pazar önündeki bekleme kuyruğu ve boş ikea torbalarıyla gelen anne babalar 🙂

*Yeni yazılarımı takip etmek için facebook ya da instagram sayfamı takip edebilirsiniz, sayfalara linkten ulaşabilirsiniz.

1 comments

Yorum bırakın